20.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

20.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
20.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 20.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

EMİR, BÜTÜN MÜ’MİN KADINLAR İÇİNDİR

                İslam Dinine ve İslami değerlere saldırı artarak devam ediyor. Bu saldırıların merkezinde ise başörtüsü ve dininin emrini yerine getirmek için örtünen başörtülü kadınlar yer alıyor.

                Başörtüsü üzerine oynan oyunlara son verme vaadinde bulunanlar, başörtüsüne yönelik dayatmaları kaldıracağım söyleyenler henüz somut bir adım atmış değiller. Üstelik yaptıkları çalışmalar basma yansıdığı kadarıyla sorunu çözecek nitelik taşımıyor.

                Başörtüsü emrine bütün mü’min kadınlar muhataptır. Bu emre muhatap olma konusunda “hizmet alanlar” ile “hizmet verenler” arasında hiçbir fark yoktur. Dolayısıyla eğitim hakkı ekseninde ve sadece üniversitelerde getirilecek kısmi serbestlik sorunu çözmeyecek aksine daha karmaşık hale getirecektir.

                Eğitim, sadece üniversitelerden ibaret değildir. Çalışma hakkı da bütün uluslar arası sözleşmelerde kabul edilen temel insan haklarındandır.

                Mevcut mevzuata göre, eğitimin bütün aşamalarında ve çalışma hayatında başörtüsünü yasaklayan bir kanun yoktur. Bazı yönetmelikler ve fiili dayatmalar vardır. Şimdi yapılmak istenen düzenleme, mevzuatı daha geriye götürecek, yasağı yüksek öğretim de kaldırırken üniversite dışındaki öğretim kurumlan ile çalışma hayatında kanuni olmayan yasağı kanuni hale getirecektir.

                Bu haliyle bir düzenleme kabul edilebilir değildir. Ya kayıtsız şartsız hayatın bütün alanlarını kapsayacak şekilde başörtüsü özgürlüğüne kavuşturulmalı ya da hiçbir kanuni düzenleme yapılmadan, fiilen dayatılan yasak aynı şekilde fiilen sonlandırılmalıdır. İktidar, başörtüsüne özgürlük getiriyorum derken başörtüsü yasağını yasal hale getirmek üzere olduğunun farkına varmalı ve yanlıştan vaz geçmelidir. İnançlarından dolayı ibadet eden insanları cezalandıran yasayı (yani meşhur TCK.nın 163. Maddesini) Menderes hükümetinin iyi niyetlerle çıkardığını unutmamalıdır.

                Bu vesile ile, 24 Ocak (15 Muharrem), Allah Rasulün'ün, “sana kötülük yapana sen ne yaparsın” sorusuna her defasında “iyilik yaparım” diyerek cevap veren ve Hz. Peygamberi sevindiren Hayber sancaktarı, İslam’ın kılıcı Hz. Ali’nin Küfe Camii’nde şehadetinin yıl dönümüdür. Kendisini vuranı huzuruna getirdiklerinde, ellerinin kelepçeli olduğunu görünce kelepçeleri çözdüren, katilinin bile haksızlığa uğramasını istemeyerek tüm dünyaya insan haklan dersi veren Peygamber damadını rahmetle anıyor, ilmine, cesaretine ve kahramanlığına çok ihtiyacımız olduğunu belirtiyoruz.

                Geçen hafta Kerbela da Peygember torunu Hz. Hüseyin ve ailesine yaşatılan korkunç vahşetin yıl dönümü idi. Kerbela’da, Hz. Hüseyin ve ailesine yapılanların bir benzeri terör devleti İsrail tarafından Gazze’de yaşayan Müslümanlara yapılıyor. Elektrikleri, suları kesiliyor, yiyecek almaları engelleniyor, toptan yok edilmek isteniyor. Geçmiş tarihlerde, katliama uğrayanlar için ağıtlar yakarken yaşadığımız zaman dilimde ki benzer zulümlere sessiz kalırsak, ağıtların bir anlamı olur mu? Allah Rasulü, haksızlıklar karşısında Mü’min insanları “eli, dili, kalbi” ile mücadeleye çağırıyor. Tüm dünya Müslümanları bu çağrının muhatabıdırlar; Gazze’ de yok edilmek istenen mazlumlar için gücü yeten eli ile, gücü yeten dili ile üzerine düşeni yapmak zorundadır. Bunlar yapılamıyorsa, bari imanın en zayıf derecesi olan kalb ile buğz etme ve dua unutulmasın.

                Gelecek Hafta Aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet olun.

                İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

Facebook Twitter Google LinkedIn Email

Henüz hiç yorum yapılmamış!

Yorum Yapın