357. Hafta Basın Açıklaması - Konya İnanç Özgürlükleri Platformu

357. Hafta Basın Açıklaması - Konya İnanç Özgürlükleri Platformu
357. Hafta Basın Açıklaması - Konya İnanç Özgürlükleri Platformu

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla,

Ey kendilerine kitap verilenler, gelin o beraberinizdekini doğrulamak üzere indirdiğimiz bu kitaba, biz bir takım yüzleri silip de enselerine çevirmeden veya onları cumartesi yasağını çiğneyenleri lanetlediğimiz gibi, lanetlemeden önce iman edin! Yoksa Allah'ın emri daima yerine gelmiştir. Doğrusu Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Ondan başkasını ise dilediğine bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa pek büyük bir cinayeti iftira etmiş olduğunda şüphe yoktur. Şu nefislerini temize çıkarıp duranları görmüyor musun? Hayır, yalnız Allah dilediğini temize çıkarır. Ve onlara kıl kadar zulmedilmez.            (Nisa Suresi 47 -49. Ayetler)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Eyvah! Eyvah! Eyvah!

Eyvahlar olsun kimsesizliğime!

Eyvahlar olsun yalnızlığıma!

Eyvahlar olsun sahipsizliğime!

Yok mu acılarımı paylaşan hiç kimse ?

Yok mu yaralarıma merhem olacak ?

Düştüğümde kaldırıp, benimle birlikte ayakta duracak.

Yok mu el açtığımda yalvarıp yakarmak için,

dualarıma amin diyecek ?

Ateş nereye düştü ise orayımı yakıyor? Kardeşlik acıları paylaşmak değilmiydi ?

Kardeşlik bir arada olmak değilmiydi?

Böyle sesleniyor Filistin’de yaralı çocuk, gözü yaşlı anne, çaresizlikten dudaklarını kemiren sahipsiz baba. Bu yakarmalara eşlik ediyor uykusuz gözlerle nöbet bekleyen yiğit, el yapımı füzeler ile mücadele vermeye çalışan direnişçi delikanlı. Canından başka hiçbir silahının olmadığının bilincinde olan adanmış kişi.

Yıllar var böyle devam edip gitmekte. ocaklar sönüp harabelerde ateşler tütmekte. Azgın, işgalci siyonistler yüzyıla yaklaşmış bir zamandır acılarımız üzerinde ayin yapmakta. Hayallerini gerçekleştirmek efsanelerini hakikat kılmak için didinip çalışmakta.

İşgalci siyonistler Gazze’nin ve Filistin’in siyasal konjonktürde yalnızlığını farkedince işgal sınırlarını arttırmak, direniş imkanlarını kırmak, halkı göçe zorlamak, yeni yerleşim alanları açmak için topyekün bir saldırı başlattılar. Havadan saldırılarına aralıksız devam eden işgal rejimi karadan saldırı için hazırlıklar yapmakta, yedek askerlerini göreve çağırmakta.

İslam dünyası derin bir sessizliğe gömülmüş üç maymunları oynamakta... bir şeyler söyleniyor, temennilerde bulunuluyor, iç siyaset malzemesi olacak nutuklar atılıp tehditler savruluyor. Fakat somut, gerçekçi atılan hiçbir adım yok. İslam topraklarını yönetenlerin büyük bir çoğunluğu israili bir devlet olarak tanıyor onun ile sosyal ve siyasal ilişkiler kurmaya devam ediyor. Filistin meselesinin çözümünü israil devletinin tanınması ve kabulu üzerinden hesab ediyor.Filistin topraklarında iki ayrı devlet, iki ayrı halk diyor. Kimisi iki ayrı bağımsız devlet derken kimisi özerklikten bahsediyor. Kimisi daha geniş haklar ve baskıların azaltılmasından dem vuruyor.

Müslüman halklar mezhepçilik, fırkacılık, grupculuk, bireysellik, vurdumduymazlık ve içine yuvarlandıkları konformist hayatları uğraşageldikleri nice meşgaleleri ile Mescid-i Aksa’ya Kudüs’e Filistin’e karşı büyük bir gaflet içerisinde yaşamaktalar. Siyasetçilerin ihaneti, Müslüman halkların gafleti, direnişçilerin imkanlarının azlığı, güçlerinin yetersiz oluşu acılara son vermeyi engellemekte...

Siyonist israil savaşını tek bir alanda vermemekte. Topyekün bütün alanları kuşatan sayısız cephede sayısız imkanlarla bir savaş vermekte... bu savaş emperyalist bütün güçlerin desteği ile küresel bir alanda verilmekte. ameriKAN’ın NATO’nun ve daha nice etkin emperyalist gücün etkisi ile siyonist israil topraklarımızı işgale devam etmekte bizi bu topraklardan sürüp çıkaracak bir savaş vermektedir.

İsraille savaşı yeryüzünün bütün alanlarına, israil varlığının bulunduğu her mekana, israilin meşruiyyeti için el attığı her sahaya her şartta ve her imkanda yürütmek zorundayız. Savaş Gazze sokaklarında, batı şeria’da, El-Halil’de verilmiyor sadece. İsrail konsolosluklarının bulunduğu her yer israilin siyasal misyonunun temsil edildiği her alan siyonistlerin ticaret yaptığı her şirket, sosyal alanlar, spor alanları kısaca siyonistlerin varlık gösterdiği her yer savaş alanıdır. Ve düşmanlarımız sadece siyonistler değil onlar ile soysal, siyasal, ekonomik, kültürel, her alanda işbirliği yapanlardır.

İsrailin varlığını kabul eden her hükümet, her siyasal yapı işgalden sorumludur. Bir an önce israille olan ilişkilerini kesmek elçilerini geri göndermek yahutta onları tutuklayıp işlemiş oldukları cürümlerden dolayı yargılamak ve cezalandırmak zorundadır. Aksi halde zulümlerin ortağı sayılır. Hiçbir mazeret yoktur. Gayrı meşru siyonist yapılanma ile yapılmış anlaşmalar geçerli kabul edilemez. Hiçbir devletin bunlara uymak mecburiyeti yoktur.

Müslüman halklar öncelikle kendi yaşadıkları topraklarda siyonist işgal rejimini tanıyan, onlarla sosyal ve siyasal ilişkiler kuran kendi hükümetleri üzerinde baskı uygulamalı ve bu hükümetleri işlenen zulümlerin birer parçası olmaktan uzak tutmalıdırlar. Müslüman kamuoyu israile karşı olan tepkisini bu hükümetlere de yöneltmeli bu hükümetler israille işbirliğine davam ederlerse tepkilerini bu hükümetlere karşı da göstermelidirler.  İsrailin içinde bulunduğu her alan yalnızlarştırılmalı israil dünyanın her yerinden kovulmalı hakettiği aşağılanma ve zilleti bir an önce tatmalıdır. Bu müslümanlar ve henüz vicdanlarını kaybetmemiş bütün insanları üzerine bir gerekliliktir.

Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 358. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

15 RAMAZAN 1435  -  12 /07 / 2014 HAFTANIN BASIN SÖZCÜSÜ: Musa Kazım YILMAZ

Facebook Twitter Google LinkedIn Email

Henüz hiç yorum yapılmamış!

Yorum Yapın