HAK DİNİ DİĞER DİNLERE ZAHİR KILACAKLARIN VASIFLARI

Allah'ın hak dininin hakimiyeti, tahkimi ve temkini için mücadelede değişik aşamalar,ve bu işleri yapacak kimselerde bulunması gereken nice vasıflar vardır.söz konusu vasıf lar hakkında konuşmak bu yazımızın sınırlarını ve maksatlarını aşacağı için sadece geçen yazımızda söz konusu ettiğimiz fetih suresi 28 ila 29.ayetlerin muhtevası ile sınırlı tutmaya çalışacağız.

islamı diğer dinlere zahir kalacak, onların üzerinde hakim eyleyecek olan peygamber ve beraberinde olanların vasıfları  ayet i kerimenin devamında şu şekilde “ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ”   kafirlere karşı şiddetli ,kendi aralarında(müslümanlara karşı) merhametli dirler.” izah edilmektedir.”Takdim olunan te’hir olunandan evladır”kuralı gereği iki vasıftan ”اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ” (kafirlere karşı şiddetli) vasfı “  رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ”(kendi aralarında merhametlidirler) vasfından daha önceliklidir.

evleviyyet (öncelik)li vasıf olan “ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ”  (kafirlere karşı şiddetli)    tanımının içerisine neler girmektedir?.Bu vasfa sahip olan Rasül (as)ve beraberindekiler nasıl davrandılar?. Kafirlerle ilişkileri nasıldı,onlara nasıl davranmakla emrolunmuşlardı.

İslam akidesinin aslı olan velayet Allaha,rasülüne ve iman edenlere verilecek onlardan başkasına velayet verilmeyerek yakınlık meydana getirecek tehlikeli vaziyetten uzaklaşılacak.Onların ne inançta ne siyasette,ne yönetimde ne hukukta nede dayanışmada dostları değiliz.bundan sonra bu böyle bilinecek.

      1-kafirlere velayet verilmeyecek.

Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. Allah asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah'adır(Ali İmran 28, Tevbe 23 )

Onlara velayet vermeyerek itikat olarak yakınlaşmakla sonuçlanacak her türlü inancın önüne geçilmekte,sınırlar çizilmekte ;sonrasında çizilen sınırların netleşmesi ve korunması için gerekli ikinci adım atılmalıdır.

      2-Onlardan , tapmakta olduklarından ve inanç sistemlerinden teberri etmek.

- İbrahim'de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir" demişlerdi. Yalnız İbrahim'in, babasına, "Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" sözü başka. Onlar şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır."(Mümtehine 4)

teberri ile sağlamlaştırılan akide ve sınırları belirlenen hukuka rağmen insanın insanın zafiyetlerinden dolayı bazen Şeytanın iğvası bazen dostlarının yönlendirmesi,bazen de dünya hayatının süsü ve eğlencesine aldanmak ile yolda sebatta aksama olacak gibi olursa hemen hatırlayacak..

      3- onlara  hengi sebeple olursa olsun  meyledilmeyecek

Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür.  Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez. (Hud112-113)

- Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.  Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık az kalsın onlara biraz meyledecektin.  İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın. ,(İsra 73-75,)

 uyarılar dikkate alındı,kafirlerle itikadi bir yakınlaşma da olmayacak,sosyal hayattada dikkakli davranmalıdır müslüman .Onların azgın yüreklerinde inancına ,kimliğine varlığına yönelik hiç bir saldırısını da gözardı,kulak ardı edemez.

      4-onların allahın ayetlerini ciddiye almadıkları meclislerinde oturma.

-Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.(Enam 68)

 Bil ki onlar senden ve senin inançlarını tahrif etmek çabalarından asla vaz geçmeyecekler.Yolu eğriltmek,hakka batıl bulamak için çalışacaklar.onlar sana senn itikadına uygun olmayan hangi teklifleri getirirlerse getirsinler getirdikleri teklifler dünya ve dünyanın bütün arzulanan şeyleri de olsa tetikte dur.Çünkü karşılığında istedikleri şey kurtuluşundur.

     5- Onların din hususundaki uzlaşı tekliflerini kabul etme.

-De ki: "Ey Kâfirler! "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem.Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz."  "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim.Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.Sizin dininiz size, benim dinim de banadır." (Kafirun suresi)

Uzlaşma tekliflerini  kabul etmeyince ya yurdumuzdan çıkartmak yada bizimle savaşmak isteyeceklerdir.bundan önce nasıl kararlı olduysak şimdi de öylece olunacak.

     6-Bize savaş açanlara karşı savaşılacak.

-Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeğe gücü yeter.(Hacc 39 ,Tevbe 14 , 15 , 29)

-(Fitne kalkıp) Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.(Enfal 39)

 Savaş kaçınılmaz olduysa inançlarımız için ödeyeceğimiz bedellerin arasında can alıp can vermek varsa savaşın kendi hukukunun içerisinde savaş neyi gerektiriyorsa (hukukun sınırlarına özen göstererek) o yapılacak akidenin dışındaki hiç bir bağ önemsenmeyecek.Onlar sadece bize düşman değiller kutsallarımıza da düşmanlar.savaşı bir kazanırlarsa hiç bir hukuk ve sınır tanımayacaklar.Onların zulümlerini durduracak tek şey anladıkları dildir.

     7-bizimle savaşanlara savaşta yumuşak davranılmayacak.

-(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hale getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi onlardan öc alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır. (Muhammed 4)

 Hep hazır durulacak küfrün tamamen gücü kırılıncaya kadar onların hakka ve hakikate düşmanlıklarının bitmeyeceği hatırdan çıkarılmayıp daima mücadeleye dünkünden  daha hazır olunacak.unutmayalım ki Allahın(cc) yardımı emrettiklerini yerine getirme şartına bağlanmıştır.

     8-Kafirlere karşı “temkin” için mücadele imkanları hazırlamak.

- Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez. (Enfal 60)

      9-savaşta kararlı olmak

- Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan çıkarmaya kalkışan ve üstelik size tecavüzü ilk defa kendileri başlatan bir kavimle savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Oysa Allah, -eğer siz gerçek mü'minler iseniz- kendisinden korkmanıza daha lâyıktır. (Tevbe 13)

     10- Üstün olunduğu halde barışa yanaşılmayacak

- Sakın za'f göstermeyin. Üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir.(Muhammed35)

 Onlara karşı şeditliğimiz onların akidelerindeki pisliğin bedenlerini de kuşatmasındandır.Evet onlarda insandır.Fakat onlar yaratıcılarının haklarını çiğnemiş,Hakkın hukukunu ayaklar altına almış,zihinleri sapkın fikirlerle ,kalpleri küfürle, amelleri haktan sapmakla kirlenmiş insanlardır.her suçun bir cezası vardır.

     11-kafirler mescidi harama sokulmayacaklar.

- Ey iman edenler! Allah'a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe 28)

     12-kafirler Ceziretül arab (Arap yarım adası)dan çıkartılacaklar.

-Allah ve Resûlünden,kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ültimatomdur:  Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. Şunu bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise, inkârcıları perişan edecektir. Hacc-ı ekber gününde, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, Allah'a ortak koşanlardan uzaktır. Eğer tövbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah'ıdolu bir azabı müjdele!(Tevbe )

Daha nice söylenecek söz var    " اَشِدَّٓاءُ" (şiddetliler)lafzı hakkında  fakat bu yazı için bu kadarı kifayet eder.

 Ayeti kerimenin mü’minlerin kendi aralarındaki hukukunu düzenleyen bölümü hakında inşaallah gelecek yazımızda yazmaya devam edeceğiz.

(Rabbimiz) bizi dosdğru yola hidayet et  “ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ” (amin)

Facebook Twitter Google LinkedIn Email
Musa Kazım YILMAZ
Musa Kazım YILMAZ Hakkında

1968 yılında Konya\'da doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya\'da tamamladı. Erzurum İlahiyat Fakültesi Mezunu. Evli ve 3 çocuk babası Heda-Der\'de eğitim işleriyle uğraşmaktadır.

Diğer Yazıları :

Henüz hiç yorum yapılmamış!

Yorum Yapın