TAVŞANLI AKILLA SAHİH BİLGİ ANLAŞILMAZ

                              

                                                  

Meşhur hikaye vardır; padişahın birinin bir erkek çocuğu doğar, oğlan çocuğu bir serpilir bir serpilir, evlenme çağına yaklaşınca doğal olarak kendi denginden bir bir kız aramaya başlanır. prenslikler, krallıklar dolaşılır. sonunda komşu krallıklardan birinin prensesi uygun görülür aracılar gönderilir  dünyalar güzeli prensese .Bu arada prens de bir vesile ile kızı görür.Delikanlı da kızı beğenir,nasıl beğenmesin her gece rüyalarında gördüğü ,görüp de sevdiğini...Çöp çatanlar  bir örfe uygun şekilde prens ile prenses birbirlerine gösterirler. Gelin görün ki prensesin günlü prensimize  düşmez onun gönlünde başkan aslanlar yatmaktadır. O başka hayaller kurmakta ,başka sevdaların peşinde koşmaktadır.  Hal böyle olunca delikanlı başının çaresine bakmak için uğraşlar verir, gönlüne ateş düşünce her yola baş vurulur.Nice zorluklar aşılır,nice badireler atlatılır.İstenince,çabanın da yardımı ile her şey kolaylaşır, bütün şartlar, bütün zorluklar kolaylaşır.Vuslat arzusu düştü mü gönle insanın gözünde imkansızlıklar mümkün hale geliverir. Denenir yapılması gerekenler birer birer. Aracılar girer araya kız yine razı olmaz. Kral baba işi savaşa kadar götürür ama prensesin gönlü razı edilemez. işin sonu savaşa varacak olsa da prenses bu evliliğe razı değildir.gönlünde başka sevdalar varken razı olacak gibide olacak gibi görünmemektedir.Olmaz ben onunla evlenmem diyorda başka bir şey demiyor.Ne söylenenleri kabul ediyor ne tekliflere sıcak bakıyor ne de tehditlere boyun eğiyor. Delikanlı denenmedik yol, çalmadık kapı bırakmıyor ,gelgelelim hiçbir çare kızın hayırını evete, olmazını olura döndüremiyor. Sonunda çareler tükenince umut yelkenlisini hasret rüzgarları bir büyücünün sahiline yanaştırır.başta esen kavak yelleri gönül binasında nice aldanış,şaşkınlık kapıları açmıştır.Bir gün şöhretini devasa umutlara,sonsuz arzulara,aldanmayı kaybetmeye yeğleyenlere borçlu ünlü bir büyücüye başvurur. Büyücüye mesele başından sonuna kadar bütün teferruatıyla anlatılır umut yelkenlisinin her şeyi göze almış kaptanı tarafından.

     .Büyücü işin zorluğunu fark edince başlangıçta işi kabule yanaşmaz ,delikanlının ısrarı yapılan siyasi baskılar ,ufak yollu tehditler zorda olsa işi kabule ikna eder onu.Fakat işi yokuşa sürmekte mahirdir büyücü.Olabildiğince güç şeyler teklif eder delikanlıya. yedi tane  şart koşar bunlar yapılırsa bir iksir yapacak, bu iksirlerle bir muska yazacak, bu muska istenilen vakitte,istenilen yere gömülürse kızın gönlü de delikanlıya düşecektir. Yani bir sevda iksiri yapacaktır en etkilisinden .Şaşıyı şehla gözlü ,keli sırma saçlı, eblehi ecmel gösterecek cinsten. Delikanlı bunları duyunca bütün şartları yerine getireceğini bildirir ve hemen bu şartların da kendisine bildirilmesini ister. Muskacı en kolayından başlar şartları saymaya.İlkin kaf dağının ardından yedi başlı ejderh nın sağ ayağının küçük tırnağının sabah ezanları okunurken kesilip getirilmesi gerekmektedir. Şartların en basiti budur geriye kalan yapılması gerekenleri varın siz tahayyül edin.Yedi şart olmazları olur edecek,vuslat arzusunda bahar çiçekleri açtıracaksa zor ne demek ,hangi lügatın sayfalarında yer alır imkansız kelimesi. İstenilenleri işitince delikanlı  zoru unutur ,imkansızı çıkarır lügatten.Seven için bunların her birisi kolay gelir ,iş başlamakla biter der hemen yola koyulur. saatleri günler,günleri  haftalar,haftaları aylar kovalar .

     Gel zaman git zaman delikanlı vuslatın özlemi ile vaad edilen şeylerin her birisini tastamam yerine getirir. Dayanır kapısına büyücünün mecali kesilmiş,takati kesilmiş fakat umudu ömür olmuş bir şekilde.İstenilen şeyleri birer birer önüne koyar büyücünün hemen aceleyle muskayı yazmasını çarçabuk muskayı eline vermesini ister. Yapacak bir şey kalmamıştır büyücü kadın için sular yokuşa akmış,efsaneler alkışa durmuş istek ve gayretin karşısında.Oyalayıcı tüm sebepler,tükenmiş,yüce dağlar gibi bahaneler gayret ve sebat karşısında eriyip gitmiştir getirilen malzemelerden bir macun  yapıp iksire dönüştürür, sonra bir parçanın üzerine birtakım gizemli şeyler yazar, güzelce katlar, bir muşambaya sarar ve delikanlıya büyük bir sır verir edasıyla şöyle seslenir” muskayı al bir cuma akşamı akşam ezanı okunurken sevdiğinin sarayın bahçesine kimsenin görmeyeceği şekilde  ezan bitmeden onu görmüş ol” der delikanlı yaptığı çok zor işleri hatırlayınca bunun ne kadar basit olduğunu ne kadar kolay olduğunu fark eder sevinçten neredeyse uçacaktır.Muska yazılır,usulüne uygun katlanır ,özenle velilir vuslat arzusuyla kavrulan ellere.birden bire fer gelir yorgun dizlere,canları,yeniden umutlanır; İsrafil Suruyla canlanan bedenler gibi.Koşar coşkuyla, tam kapıdan çıkacakken muskacı” acele etme tembih edeceğim bir tek şey daha var”der.Delikanlı geriye döner söylenecekleri önemsemeden.Ne olabilir ki son tembih yaptıklarının karşısında ne kadar zor ve mühim olabilir ki. Muskacı yavaş yavaş şöyle der sözünün ehemmiyetini belirtir ses tonuyla ”sakın ha sakın unutma muskayı sevdiğinin evinin önüne gömerken aklına tavşanı getirme! aklına tavşan gelirse muskanın hiçbir tesiri kalmaz,muskanın tesiri akılda tavşan olmadan gömülmesindedir.” delikanlı söylenen bu sözlerden bu tariften hiçbir şey anlamamış olduğu halde işini yapmak, sevdiğine kavuşmak umuduyla hemen muskayı alır doğuracak komşu ülkeye hareket eder.Herşeyden herkesten gizlenerek sarayın avlusuna varır.Nöbetçilerden kurtularak kapının önüne kadar yaklaşır.Tam da cuma günüdür, akşam ezanının okunmasını bekler müezzin ezanı okumaya başlayınca alelacele hemen oradaki toprağı kazmaya başlar bir muska gömülecek kadar kazınca koynunda sakladığı muskayı çıkarıp hemen oraya gömmeye koyulur.koyulur koyulmasına da nedense daha toprağı örtmeden muskanın üstünü kapamadan aklına tavşan geliverir. Ne yapsa ne etse zihninden tavşanı çıkaramaz.Bu sefer olmadı der gelecek hafta aynı şeyleri yapmak için beklemeye koyulur. Bir sonraki hafta yine söylenilen yere  gelir.Cuma günü akşam ezanı vaktinde muskayı gömmek isterken tavşan yine  aklına gelir.Nasıl gelmesin ki tavşanlanmıştır akıl bir kere .Hep böyle devam eder her cuma akşam namazı vakti prensimiz muskayı gömmek için toprağı eşeleyip onu toprağa koyduğunda tavşanda gizlice onun zihninde gelip yerleşir artık tavşan onun vazgeçilmezi olmuş.O tavşana güç yetirememiş,  muskayı denilen yere tavşanı düşünmeden koymaya muktedir olamamıştır.

  şimdi bu hikayeni anlatmanızın sebebi ne, bu hikâyenin neresindeyiz,yaşadığımız olaylarla ne alakası var diyorsan;hikayeyi birde tavşanı aklına getirmeden oku.Hikaye üzerinde birazcık düşündüğünde onun gündelik hayatımızda ne kadarda güncel, ne kadarda bizi anlatan bir hikaye olduğunu göreceksin.yazının bundan sonraki bölümünde tavşanı aklına getirmeden yazıyı okumayı tamamlaya bilirsen sana diyeceğim bir şey yok.

    Delikanlı yazılı muskayı eline ilk aldığında muskacı onun zihnine tavşanı yerleştirmemiş olsaydı o hiçbir suretle tavşan diye bir şey hatırına getirmeyecek cuma akşamı akşam ezanları ile birlikte bu muskayı gömmeye muktedir olup muskanın tesirini beklemeye  başlayacaktı. Velhasılıkelam zihne yerleştirilen tavşan  muskanın tesiri için ön şart haline gelince, getirilince muskanın tesiri bitiyor yada biteceğine inandırılıyor.Tavşan muskayı anlamsız kılıyor.

     Bugün konuştuğumuz pek çok meselede fikir beyan ederken , meselelerimiz hakkında konuşurken bizlerde zihin dünyamızda oluşturulan tavşanlarla birlikte düşünüyor, birden çok tavşanın zihnimizde oradan oraya koşuşturmasından dolayı saf ve temiz bir zihinle anlayabileceğiniz, görebileceğiniz nice şeyleri anlamaktan,mahrum kalıyoruz.Ne zaman hakikati aramaya kalksak,kendi gündemlerimizi konuşmaya başlasak Modern çağın sihirbazları zihnimize  tavşanlar sokuyor.Onların tavşanları sürekli karşımıza çıkıyor.Ne zaman bir gerçekle yüzleşsek aramıza tavşanlar giriveriyor.Hangi zaman deliller bizi bir yere yönlendirse tavşanlar başka bir tarafa götürüyor.Tavşanlar bizi sürekli bir yere şartlandırıyor, Onun şartlandırdığı şeye göre şekil almamızı ona göre düşünmemizi sağlıyor. Tavşandan haberimiz olmadan rahatlıkla anlayabileceğimiz bir mesele işin içine tavşan karışınca içinden çıkılamaz bir müşküle dönüşüyor. tavşanlı her mesele girift bir hal alıyor, uğraşlar, çabalar meseleyi anlamaktan daha ziyade tavşanın etrafında dönüp dolaşıyor. Hal böyle olunca zihin dünyamızın nice tavşanlarla dolu olduğunu fark ediyoruz kolaylıkla anlayabileceğimiz  nice mesele modern çağın sihirbazlarının sihriyle kuşatıldığı için  çözümlenemez oluyor.Algı mühendislerinin oluşturduğu şartlanmalarla siyasal, sosyal pek çok mesele nice gayret ve çabaya rağmen sonuca ulaşmıyor.

     elinde varsa bir kurtuluş reçetesi nice emeklerin sonucunda elde ettiysen o reçeteyi aklına tavşanlar gelse de uygula .çıkaramıyorsan da zihninden tavşanlara rağmen uygula.aşk ile şevk ile bir dahi uygula, Şeytana rağmen bir dahi uygula.Yap ki yapman gerekenleri tavşanların kuyrukları bağlansın birbirine. Tesirleri kalksın ortadan.

  Darusselamda buluşmak arzusuyla...


Facebook Twitter Google LinkedIn Email

Henüz hiç yorum yapılmamış!

Yorum Yapın