BAYINDIRLIK TAĞUTLUĞA MANİ DEĞİLDİR.

İnsanlık tarihi  insanın yaratılış gayelerinden biri olan yeryüzü hilafeti vazifesinden dolayı belirgin nitelikleri itibariyle aynı zamanda bayındırlığın da tarihidir. İnsan yeryüzüne halife olarak indirildikten sonra yeryüzünde bayındırlık faaliyetinde bulunmuş yeryüzünü imar etmiştir. Bazen imar faaliyetleri yeryüzü hilafetinin gereği olarak salihlerin eli ile gerçekleşmiş, salih kimseler bayındırlık faaliyetlerini tevhid ve adalet ilkelerine uygun bir şekilde yapmışlardır.Hz Adem(as)ile başlayan imar ve bayındırlık çalışmalarında Zülkarneyn (as),Yusuf (as),Davud (as) ve Süleyman aleyhisselamlar gibi nice peygamber de çalışmalar yapmışlardır.

    Allah(cc) salih kulları desteklemiş onları yeryüzünün varisleri kılmıştır.Melik peygamberlerin kıssalarında anlatıldığı üzere salih kullar kendilerine verilen imkanları Allah(cc)ın yüce dininin ve insanların hizmetine kullanmışlardır.(Neml 36-37,Kehf 94-98)Çünkü onlar hak üzere Allaha(cc)ın yasalarını yürürlükte tutuyorlardı.İlahi vahye uygun davranıyorlar,hakikat bilgisine hiçbir şekilde muhalefet etmiyorlardı.

    Bununla birlikte yeryüzünde hilafet edenler sadece salihler olmamıştır.yeryüzünün hilafetinde haksız yere(Bi ğayri haqqin) bulunanlar,yönetimleri ilahi yasalara uygun olmayıp, hatta ona muhalefet üzerine kurulu olanlar da bulunmuşlardır. Kuran kıssalarında örnekleri verilen bu kimseleri tarih kitaplarında çokça görmekteyiz. Böyle otoritelerin  Allah(cc)a karşı zulmetmelerinden dolayı zalim olmaktadırlar. Çoğu zaman zalim sıfatını halklarını sömürdükleri, onların dünyevi maslahatlarını gözetmedikleri için değil Allaha(cc) ait hakları gasbettikleri için almışlardır.

    Zalim otoritelerde bayındırlık faaliyetlerinde bulunmuşlar imar işleri ile uğraşmışlardır.Kuranı kerim onların yeryüzündeki güçlerini kudretlerini anlatıp mekkelilerin bu güce sahip olmadıklarını bildiririp onlarıda bu güçlü zalimlerin yolundan gitmekle suçlar...                        

... Hatırlayın ki, Allah sizi Nûh kavminden sonra onların yerine getirdi ve sizi yaratılış itibariyle daha güçlü kıldı. Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz. (Araf69)

(hud) "Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?İçlerinde ebedi yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız .Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah'a karşı gelmekten sakının." (dedi)(Şuara128-132)

   Ad kavminin anlatıldığı bu benzeri ayetlerde onların güçlerine vurgu yapılmakta,kudretlerine,

mamur beldelerine dikkat çekilmektedir.Aynı güç ve kudret Semud a da verilmiş,onlarda mamur beldeler oluşturmuşlardı.  

--Ad ve Semûd kavimlerini de helak ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Halbuki onlar gözü açık kimselerdi. (Ankebut 38)

-(Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd'un kavmi) Ad'e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem'e, vadide kayaları oyan (Salih'in kavmi) Semûd'a, kazıklar sahibi Firavun'a ne yaptığını görmedin mi?  Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.  Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.(Fecr 6-13)

 İrem  kavminin imarı dillere destan olmuş,insanlık o şatafata ulaşmak için gayretler göstermiştir.

Firavunların yönetimindeki mısırdaki gelişmişlik düzeyi bu gün dahi gıpta edilecek düzeydedir.Piramitlerin yapımıyla ilgili iddialar ciltler dolusu çalışma yapılmasına sebebiyet verecek ölçüdedir.

 -Musa şöyle dedi: "Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun'a ve onun ileri gelenlerine dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin. Ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver, çünkü onlar elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler." (Yunus 88)

    Helak olmuş bu kavimlerin hepsinin mamur, bayındır kavimler olduklarında hiçbir şüphe yoktur.bu kavimlerde yöneticilerinden memnundurlar.Hatta peygamberlere karşı yöneticileri ile birlikte olmuşlardır.

- Nûh dedi ki: "Rabbim! Gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular."(Nuh21)  

   Onların hepsinin zalimlikleri toplumlarına karşı imar faaliyetleri yapmamalarından, toplumlarını, yönettikleri insanların bayındır kılmamalarından kaynaklanmıyordu.Onların zalimlikleri tuğyanlarından,kendi hevalarından uydurdukları yasalara tabi olmalarından,ilahi mesajı hayatlarına tatbik etmemelerinden kaynaklanıyordu.

Onların ellerinde bulunan imkanların çokluğu peygamberleri  küçük görmeyi sağlıyordu.peygamberleri yalanlarken de onların ellerinde bayındırlık hizmetleri verebilecek mallarının yokluğunu gösteriyorlardı.

  Buraya kadar anlattıklarımız bayındırlığın, imar’ın, ekonomik ve teknik gelişmenin tağutluğa mani olmadığını izaha yeterlidir.Yöneticilerin gerçekleştirdikleri  imar faaliyetleri,toplumlarına sağladıkları dünyevi bazı faydalar,onların gelir ve refah seviyelerini arttırmaları her yöneticiyi meşru kılmaz.kudret meşruiyetin kaynağı değildir. Her kudret ve güç vadeden kimse hak üzerine olmayabilir.Bilakis dünyanın gücünü ve kudretini müstağnileşmeye ,tağutlaşmaya,yada tağutlara hizmet etmeye kullanmak için böyle vaatlerde bulunabilir.

     İnsanların gücü sevdiği,güçle birlikte güçlüyü de sevdiği de bir gerçektir.İnsanoğlu güce karşı meyyal yaratılmıştır.gücün karşısında durabilecek tek kudret “Haktır”.Her bayındırlık hareketi ,her gelişmişlik çağrısı yapan fikir hak üzere olmayabilir.Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak hatta onları geçmek çağrısı Cahili bir davet olabilir.

    Öyle ki Allah teala peygamberlerini zalimlerin toplum içerisindeki kuvvetlerine karşı temkinli olmaları hususunda uyarmıştır.onlara öykünmemelerini, onların ülkelerin içerisindeki güç ve kuvvet sahipliğinden dolayı rahatsızlık duymamalarını istemiştir. Aslında uyarı peygamberler üzerinden bizleredir.Sakın ha sakın onların vadettikleri iktidar ve zenginliklere meylederek zalimlere ve onların gayri islami ideolojilerine meyletmeyin.

- Allah'ın âyetleri hakkında inkâr edenlerden başkası tartışmaya girişmez. Onların şehirlerde gezip dolaşmaları seni aldatmasın. (Mü’min 4)

 - Kafirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın.  (Onların bu refahı) az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası. (Ali İmran 196-197)


Darusselamda buluşmak arzusuyla.


Facebook Twitter Google LinkedIn Email

1 Yorum Var

  • muhammed kerım 25/06/2015 18:16

    sayın abdulkerım senkal yazılarınızı ılk günden ıtıbaren takıp etmekteyim günlük sıyasetın ve hayatın ıcınden konulara temas edıyorsunuz elestırılerınız yıkıcı degıl yapıcı bu uslup sanırım ıslamı camıadakı cogu yazarda bulunmayan bır ahlakı tutum tebrık edıyor yazılarınızın devamını beklıyorum

Yorum Yapın